Çünkü her çiftin ilişkisi bireylerin ailesi, yaşanmışlıkları, ilişki süreleri, yaşları, eğitimleri, işleri, çalışma saatleri, bilgi birikimleri, yaşadıkları ortamlar, arkadaş çevreleri ve daha birçok özellikleri, birçok değişkenle birlikte kendine has.
Her sorun her ne kadar aynı da olsa birbirinden bir o kadar farklı çünkü tecrübeler ve yaşanmışlıklar farklı… İşte tam da bu sebeple standart kalıp ve tanımlamalar doğru olamayabiliyor.
Her ilişkinin kendi içinde kendi has kuralları var. Kimi ilişkiler için hiç önemli olamayan sıradan ayrıntılar, kimi ilişkilerin kaderini belirleyebiliyor.
Kimi ilişkilerde kız/kıza yada erkek/erkeğe seyahatler, eğlenceler son derece olağan karşılanırken kimi ilişkiler için çok önemli sınırları aşmak olabiliyor. İşte tam buna benzer olarak bazen eşin telefonundaki bir mesaj aldatma olarak görülebilirken, bazen sıradan olduğu bilinen bir çapkınlık göz ardı edilebiliyor.
Çift terapisti olarak bana en çok gelen sorulardan bir tanesi “Size gelen çiftler ne sorunlarla geliyor? Eminim çok ilginç hikayeleriniz vardır.” oluyor.
Konu şu ki toplumda bu sınırlar toplumsal kabul edilebilirlik sınırları içerisinde konuşuluyor ve aldatma denildiğinde herkes için aynı şeyin ifade edildiği düşünülüyor fakat gerçek bundan daha farklı. Her çiftin kendine has ilginç güçlü yanları ve zayıflıkları var. Her hikaye kendi içerisinde çok ilginç ve ilişkiler aile yada arkadaş ortamlarında konuşulduğundan, aile yada arkadaşlarla paylaşılabilenlerden çok daha derin ve birçok noktada (şayet ilginç buna deniyor ise) aykırı…
“Herkesin hikayesinin sınırları yine kendi gerçekliği içinde çok önemli oluyor. Aldatma her ne sınırlar içerisinde olursa olsun aldatma olarak adlandırılıyorsa bir ilişki içerisinde can acıtıyor.”
Aldatma denildiği zaman her ilişkinin kendi kurallarına saygı duyulması gerekiyor. İlişkideki aldatma yine o ilişkinin gerçekliğinde, o davranışın yada davranışların anlamı bağlamında değerlendiriliyor. Bazen ilişkinin başından itibaren cinsel özgürlük alanları tanınmış bir kişinin sevgilisine/eşine karşı olan duygusal bağının azalması sürecinde sürecin aldatma olarak kabul edilmesini, bazen bir iş arkadaşının gece attığı “Nasılsın?” mesajını, bazense bir arkadaş ortamındaki bir bakış çok benzer depremler yaratabiliyor. Eğer çift o konuyu aldatma olarak getiriyorsa mutlaka orada çiftlerden birinin canını acıtan önemli bir durum oluyor. Konunun küçük yada büyük olması önemsizleşiyor. Hepsi eşit derecede önem kazanıyor.
Halk arasında kadınların ve erkeklerin farklı nedenlerle aldattığına dair inanışlar var. Aslında durum çoğu zaman iki cinsiyet için de aynı oluyor.
Terapide kullandığımız sistemler teoremi ve sistemik bakış açısı ilişki içerisinde karşılanamayan ihtiyaçların bir semptomu olarak aldatmanın ortaya çıktığını gösteriyor. Daha basit bir dille ilişkide karşılanamayan ihtiyaçlar bir süre sonra dışarıda aranmaya başlanıyor. Çiftler ilişki içerisinde kendilerinin ve eşlerinin duygusal yada fiziksel ihtiyaçlarını karşılamaya gönüllü olmasına ve bunu karşılayacak kapasitede, iradede, özveride olmasına rağmen, bu çaba okları doğru hedeflere isabet etmeyebiliyor. Süreç içinde sürekli beklenti içinde olunan ve bir türlü karşılanamayan ihtiyaçlar iki taraf için de başka bir kaynağa yönelme ile sonuçlanabiliyor. Terapi bu çaba oklarının doğru hedeflere ulaşması noktasında faydalı oluyor. Bir ilişki semptomu olarak ortaya çıkan ve ilişkideki stresi azaltma amacıyla yapılan dışa dönüşün sonuçları, ilişkide daha çok stres ve daha zorlu koşullar olarak çifte geri dönüyor.
“ALDATMANIN TANIMI HER NE OLURSA OLSUN DOĞRU YÖNETİLİRSE İLİŞKİNİN ESKİSİNDEN ÇOK DAHA GÜÇLÜ OLMASINI SAĞLIYOR...”
Eğer bir benzetme yaparsak aldatmanın ortaya çıkışı ile beraber ilişkide ağır bir kış iklimi hüküm sürmeye başlıyor. Aldatma öncesinde yeterince önemli olduğu fark edilemeyen yada bir türlü değişim göstermeyen durumların değişmesi için fırsatlar doğuyor. Kara kış ortamı ilişki içindekilerin duygusal beslenimlerini zorlaştırsa da bu iklimden çıkmayı başaran çiftler sonrasındaki fırtınalarda ve hatta kasırgalarda da nasıl sağlam durabileceklerini yada bu iliklimden nasıl korunabileceklerini öğrenmiş oluyorlar.
Ve evet; KIŞLAR NE KADAR KARA OLURSA OLSUN YİNE DE EL ELE ATLATILABİLİNİYOR!
Uzman Psikolog Melis Yiğitbaş, MSc, MA
Uzm. Psikolog/ Uzm. Çift ve Aile Terapisti